Kişilik bozukluğu, bir kişinin düşünce tarzı, duygulanımı, ilişki kurma biçimi ve davranışlarında belirgin ve kalıcı bir şekilde sapma ve esneklik eksikliği, katılık gösteren psikolojik bir durumdur. Kişilik bozuklukları, bireylerin kendileriyle ve çevreleriyle ilişkilerinde sorunlara yol açabilir ve genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde başlar, ancak erişkinlikte daha belirgin hale gelebilir. Kişilik bozuklukları genellikle çeşitli kategorilere ayrılır ve her bir kategori, belirli özellikler ve davranış kalıpları sergileyen bireyler için belirlenmiştir.
Kişilik bozukluklarının belirtileri, bireyden bireye değişebilir ve bir kişinin yaşadığı belirtiler, kişilik bozukluğu türlerine göre farklılık gösterebilir. Bu belirtiler genellikle kişinin işlevselliğini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Duygusal dalgalanmalar: Aniden ve aşırı duygusal tepkiler verme, örneğin aşırı öfke veya üzüntü.
İlişki problemleri: İlişkilerde aşırı yakınlık ve uzaklık dönemleri yaşama, sürekli inişli çıkışlı ilişkiler.
Dürtüsel davranışlar: Ani ve düşünmeden yapılan davranışlar, örneğin kumar oynama, alkol veya madde kullanımı, tehlikeli araç sürüşü vb.
Sosyal geri çekilme veya izolasyon: Diğer insanlardan kaçınma, ilişkilerden çekilme ve yalnızlık.
Sürekli çatışmalar: Diğer insanlarla sık sık anlaşmazlık, tartışma ve kavga etme eğilimi.
Duyarlılık ve suçlanma: Kendini sürekli haksız yere suçlama, aşırı derecede eleştirel olma.
Başkalarını suçlama: Sorunların kendilerinde değil, dış etkenlerde olduğunu düşünme ve başkalarını suçlama.
Manipülatif davranışlar: Diğer insanları etkilemek veya kontrol etmek için manipülatif taktikler kullanma.
Kendi kimliğini belirleme konusunda zorluklar: Kendi duyguları, düşünceleri ve değerleri hakkında belirsizlik yaşama.
Sık sık benlik duygusunun değişmesi: Kimlik, hedefler ve yaşam amaçları konusunda sık sık değişen düşünceler ve tutumlar.
Ani duygusal patlamalar: Ani ve beklenmedik duygusal tepkiler verme, hızlı ve yoğun duygular yaşama.
Duygusal boşluklar: Kendini boşlukta veya duyarsız hissetme, duygusal olarak uyuşuk olma.
Kişisel sınırların belirlenememesi: Diğer insanların sınırlarını anlamakta veya kabul etmekte zorlanma.
Başkalarının sınırlarını ihlal etme: Başkalarının özel alanına veya haklarına sürekli olarak saygısızlık etme.
Şüphecilik ve paranoid düşünceler: Başkalarının kötü niyetli olduğuna inanma, sürekli şüphecilik.
Anormal düşünce desenleri: Gerçeklikten kopmuş, sıradışı veya mantıksız düşünceler.
Madde kullanımı veya bağımlılığı: Alkol, uyuşturucu veya başka zararlı maddelere aşırı bağımlılık.
Başkalarına aşırı bağımlılık: Başkalarının onayına ve dikkatine aşırı bağımlılık, hayranlığa ve alkışlanmaya bağımlılık.
Stresle başa çıkma güçlüğü: Zorluklar karşısında sağlıklı başa çıkma yöntemleri geliştirememe, aşırı tepkiler verme.
Duygusal ve fiziksel sağlık sorunları: Stres ve duygusal zorlanmalar nedeniyle sık sık sağlık sorunları yaşama.
Kişilik bozukluğunun nedenleri oldukça karmaşık ve çoklu faktörlüdür. Bu bozuklukların oluşumunda genetik, çevresel, biyolojik ve psikososyal faktörlerin etkileşimi rol oynar. Her bir kişilik bozukluğu tipinin belirli nedenleri ve risk faktörleri bulunabilir. İşte genel olarak kabul gören kişilik bozukluğu nedenlerinden bazıları:
Genetik Yatkınlık: Genetik faktörler, kişilik bozukluklarının gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Aile geçmişinde kişilik bozukluğu olan bireylerde, bu bozuklukları geliştirme riski daha yüksek olabilir.
Çocukluk ve Ergenlik Dönemi Deneyimleri: Çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanan travmatik olaylar, istismar, ihmal, aile içi sorunlar veya duygusal ihmal kişilik bozukluklarının gelişiminde etkili olabilir. Özellikle duygusal, fiziksel veya cinsel istismar gibi travmatik deneyimlerin kişilik bozukluklarını tetiklediği bilinmektedir.
Anormal Beyin Yapısı ve Fonksiyonları: Bazı kişilik bozuklukları, beyin yapısındaki veya işlevlerindeki anormalliklerle ilişkilendirilmiştir.
Aile Ortamı ve Ebeveyn Tutumları: Ailedeki ilişki dinamikleri, ebeveyn tutumları ve yetiştirme tarzı kişilik gelişimini etkileyebilir.
Çevresel Stres ve Travmalar: Çocukluk veya yetişkinlik döneminde maruz kalınan yoğun stres, travma ve zorluklar kişilik bozukluklarının ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
Beyin Kimyasal Denge ve Nörotransmitterler: Bazı kişilik bozukluklarının, beyindeki nörotransmitterlerin dengesizliği veya eksikliğiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Toplumsal ve Kültürel Faktörler: Toplumun ve kültürün bireye yüklediği normlar, değerler ve beklentiler de kişilik gelişimini etkileyebilir.
Kişilik bozukluklarının gelişiminde bu faktörlerin etkileşimi ve bir araya gelmesi genellikle karmaşıktır. Her bireyin durumu farklı olabilir ve bir kişideki kişilik bozukluğu gelişimine katkıda bulunan faktörler başka bir bireyde aynı şekilde etkili olmayabilir. Bu nedenle, kişilik bozukluklarının gelişiminde rol oynayan nedenlerin tam olarak anlaşılması ve bireysel durumlar için uygun tedavi ve destek planlarının oluşturulması önemlidir. Uzmanlar, kişilik bozukluklarıyla mücadele eden bireylere ve ailelerine bu süreçte destek sağlayabilirler.
Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu, duygu düzenlemesi, ilişkilerdeki istikrarsızlık ve kimlik benliği ile ilgili belirgin sorunlarla karakterize edilen karmaşık bir psikolojik problemdir. BKB'li bireyler sık sık duygusal iniş çıkışlar yaşarlar, hızlı ve yoğun duygu değişimleri gösterebilirler. İlişkilerinde istikrarsızlık söz konusudur; sıklıkla çatışma, ayrılma ve tekrar birleşme yaşarlar. Terk edilme korkusu, BKB'li bireylerin önemli bir semptomudur. İlişkilerinde terk edileceklerini düşündüklerinde yoğun kaygı ve duygusal çalkantı yaşarlar.
Yaklaşmacı (Yapışmacı) Borderline bireyler, duygusal olarak istikrarsızdırlar, terk edilme korkusu ve değersizlik hissiyle özellikle yakın ilişkilerde yoğun bir bağımlılık, yapışma ve onay arayışında olabilirler. Uzaklaşmacı Borderline bireyler ise, boşlukta hissettiklerinde, terk edilme korkusu yaşadıklarında bu korkuyla başa çıkmak için yakın ilişkilerden kaçınma eğiliminde olurlar. Bu, fiziksel olarak uzaklaşma, iletişim kopukluğu veya duygusal olarak uzaklaşma biçiminde ortaya çıkabilir, ilişkide oldukları kişileri kötülemeye veya olumsuzlaştırmaya eğilim gösterebilirler. Bu, karşı tarafı itmek veya uzaklaştırmak amacıyla kullanılan bir savunma mekanizmasıdır.
Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireyler, duygusal düzenleme ve ilişki becerilerini geliştirmeye odaklanmalıdır. Bu beceriler, daha sağlıklı ve istikrarlı ilişkiler kurmalarını sağlayabilir. Konusunda uzman bir psikoterapist ile yürütülecek Borderline Kişilik Bozukluğu Terapisi, duygusal krizlerle başa çıkabilmelerine yardımcı olabilir. Borderline Kişilik Bozukluğu karmaşık ve zorlayıcıdır, ancak doğru yaklaşım ve profesyonel destek ile psikoterapiden en çok fayda gören kişilik bozukluğu grubudur, düzenli ve istikrarlı sürdürülen bir terapi süreci ile bireyler daha sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirebilirler.
Narsistik Kişilik Bozukluğu, bireyin kendi değerini abartılı bir şekilde görmesi ve başkalarını sürekli olarak kendisine odaklanmaya zorlamasıyla karakterize edilen karmaşık bir kişilik yapısıdır. Temelde, bu bireyler, kendilerini eşsiz, özel ve olağanüstü olarak algılarlar, çevrelerindeki insanlardan övgü ve takdir almaya adeta bağımlıdırlar, insanları kendilerini övmeleri için duygusal olarak zorlarlar.
Bunun yanı sıra, narsistik bireyler genellikle diğer insanları kendi amaçlarına ulaşmak için kullanma eğilimindedirler. Empati eksikliği, bu bozukluğun belirgin bir özelliğidir. Başkalarının duygusal ihtiyaçlarına anlayış göstermekte zorlanırlar ve genellikle ilişkilerde egoist, kibirli ve büyüklenmeci bir tavır sergilerler. Empatinin eksikliği, yakın ilişkilerde ve sosyal etkileşimlerde sorunlara yol açabilir, partnerlerini ve yakın arkadaşlarını anlayamadıklarına, onların duygularına eş duyum yapamamadıklarına dair çevrelerinden sıkça geri bildirim alırlar.
Aynı zamanda, narsistik bireyler güçlü bir hayranlık, övgü, takdir ve dikkat beklerler. Bu beklenti, ilişkilerde dengesizliklere ve hayal kırıklıklarına neden olabilir. Hayranlık beklentisi, bireyin kendini sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırması ve üstün hissetme ihtiyacını besler.
Narsistik Kişilik Bozukluğu terapisi, bireyin narsistik özellikleriyle başa çıkmasına, empati geliştirmesine ve sağlıklı ilişkiler kurmasına odaklanan bir psikoterapi türüdür. Terapi genellikle bireyin kendini daha derinlemesine anlaması, duygusal zorluklarıyla yüzleşmesi, öfke probleminin regülasyonu ve ilişki becerilerini geliştirmesi üzerine odaklanır.
Narsistik Kişilik Bozukluğu terapisi, uzun vadeli bir süreç olabilir ve bireyin istekli olması, değişime açık olması önemlidir. Psikoterapist, bireyin narsistik özelliklerini anlamasına ve bu özelliklerin yaşamındaki olumsuz etkilerini görmesine yardımcı olur, bireye empati, duygusal kontrol ve başkalarıyla iletişim becerilerini geliştirme konusunda kendini anlamasına aracılık eder.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu (Çoklu kişilik bozukluğu), psikolojik bir durum olup kişinin kimliğinin, hatıralarının, düşüncelerinin ve duygularının parçalanmış veya ayrılmış olduğu bir durumu ifade eder. Bu bozukluk, genellikle ciddi travmatik olaylarla ilişkilendirilmiştir ve bireyin bu travmatik deneyimlerle baş etmek için bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde zihnini bölmesiyle ortaya çıkar.
Disosiyatif Kimlik Bozukluğu olan bireyler, genellikle birden fazla ve birbirinden farklı kimlik veya benlik durumu deneyimlerler. Bu benlik durumları, farklı isimler, yaşlar, cinsiyetler, kişilik özellikleri ve hatta ses tonları ile birbirinden ayrılabilir, ayrılan benlik durumlarına ‘alter’ adı verilir. Bir kişilik diğerine geçiş yani alterler arası geçişler genellikle ani ve beklenmedik olabilir. Örneğin, bir kişi bir anda kendini başka bir kişilikte, yaşta veya cinsiyette hissedebilir.
Bu farklı benlik durumları, bireyin günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir. Kimlik değişimleri sırasında bireyin kişisel deneyimleri, anıları ve becerileri de değişebilir. Bu durum, bireyin yaşamını sürdürmesini ve normal günlük aktivitelerini yerine getirmesini zorlaştırabilir.
Bireyler, disosiyatif kimlik bozukluğu yaşadıklarının farkında olmayabilirler veya bu değişimleri hatırlamayabilirler. Birey, bir benlik durumundayken diğer durumların yaşadıklarını hatırlamayabilir veya bunları fark etmeyebilir.
Disosiyatif Kimlik Bozukluğu olan bireylerin tedavisi, genellikle uzun vadeli ve çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Bu tedavi genellikle psikoterapi odaklıdır ve bireyin farklı benlik durumlarını anlamasına, bunlarla başa çıkmasına ve alter kimliklerin bütünleşmesine odaklanır.
Şizoid Kişilik Bozukluğu, duygusal soğukluk, sosyal geri çekilme ve duygusal izolasyon ile karakterize olan bir kişilik bozukluğu türüdür. Bu bozukluk, bireyin duygusal yakınlıktan kaçınması, duygusal tepkilerin kısıtlı olması ve genellikle sosyal ilişkilerden çekinmesiyle kendini gösterir.
Şizoid Kişilik Bozukluğu olan bireyler genellikle duygusal soğukluk ve duygusal ifade eksikliği sergilerler. Başkalarıyla duygusal bağ kurmakta zorlanırlar ve genellikle içsel dünyalarını dışa vurmaktan kaçınırlar. Bu durum, duygusal tepkilerin sınırlı veya neredeyse hiç olmadığı bir durumu yansıtabilir.
Sosyal ilişkilerde de sıkça görülen belirgin özellikler arasında ise geri çekilme ve izolasyon yer alır. Şizoid kişilik bozukluğu olan bireyler genellikle sosyal etkinliklerden kaçınırlar, sosyal etkileşimlerden zevk almazlar ve yalnızlık veya izolasyonu tercih ederler. Arkadaşlık kurmakta zorlanırlar ve genellikle yalnız başına zaman geçirmeyi tercih ederler.
Bu bireylerin genellikle kısıtlı veya sınırlı ilgi alanları vardır ve bu ilgi alanları genellikle soyut veya teknik konuları içerir. Duygusal tepkileri sıklıkla sönük veya eksik olabilir ve olaylara karşı duyarsız bir tutum sergileyebilirler.
Şizoid Kişilik Bozukluğu olan bireyler genellikle terapi ile desteklenirler. Psikoterapi, bireyin duygusal ifadeyi geliştirmesine, sosyal becerilerini arttırmasına ve ilişki becerilerini öğrenmesine yardımcı olabilir.
Kişilik bozuklukları, bireyin duygusal, düşünsel ve davranışsal sağlığını önemli ölçüde etkileyen karmaşık ve derin kökleri olan durumlardır. Bu bozukluklar genellikle kişinin günlük yaşamını, ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. Ancak, uygun terapi ve destekle kişilik bozukluğu olan bireylerin yaşamlarında önemli iyileşmeler ve değişimler sağlanabilir.
Kişilik bozuklukları, genellikle derin duygusal sorunlarla ilişkilidir. Terapi, bireyin duygusal ifadelerini tanımasına, anlamasına ve yönetmesine yardımcı olabilir. Bu sayede, içsel çatışmaların azaltılması ve duygusal denge sağlanabilir. Terapi sürecinde birey, duygularını daha sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi ve duygusal refahını artırmayı öğrenebilir.
Kişilik bozuklukları, sosyal ilişkilerde zorluklar yaşamaya neden olabilir. Terapi, bireyin etkili iletişim becerileri geliştirmesine, sınırlarını belirlemesine ve sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir. Böylece, birey daha sağlam ve tatmin edici ilişkiler kurabilir ve sosyal bağlantılarını artırabilir.
Terapi süreci, bireyin kendi düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını daha derinlemesine anlamasına ve tanımasına yardımcı olur. Birey, kendi iç dünyasını keşfederken olumsuz düşünce kalıplarını, zararlı inançları ve olumsuz öz-değerlendirmeleri fark edebilir ve değiştirebilir. Bu da bireyin kendine karşı daha olumlu ve kabul edici bir tutum geliştirmesine olanak tanır.
Kişilik bozuklukları yaşayan bireyler genellikle sorunları ele alma ve çözme konusunda zorluklar yaşarlar. Terapi, bireye sorun çözme becerilerini güçlendirmeyi öğretir. Bu sayede, günlük yaşamın zorluklarıyla daha etkili bir şekilde başa çıkabilir ve sağlıklı çözümler bulabilir.
Terapi süreci, bireyin kendine daha iyi bakmasını, sağlıklı alışkanlıklar geliştirmesini ve stresle başa çıkma yöntemlerini öğrenmesini teşvik eder. Böylece, fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak daha sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturulabilir.
Terapi, bireyin geçmişteki travmatik deneyimleri işlemesine ve bunlarla başa çıkmasına yardımcı olur. Bu sayede, kişilik bozukluğunun altında yatan derin köklerle yüzleşilir ve iyileşme süreci başlatılır. Birey, yaşamında daha fazla denge, uyum ve huzur bulabilir.
Online kişilik bozukluğu terapisi ile erişilebilirlik açısından, kişilerin terapiye istedikleri zaman ve yerden erişim sağlamaları mümkün olabilir. Bu da özellikle yoğun programlara sahip veya seyahat eden kişiler için oldukça avantajlıdır. Ayrıca, online terapi kişinin evinde veya tercih ettiği rahat bir ortamda gerçekleştiği için daha güvenli ve gizli hissetmelerini sağlar. Bireyler, uzman terapistlerle çeşitli terapi yaklaşımlarını online platformlar aracılığıyla deneyimleyerek, kişisel büyüme ve duygusal iyileşme süreçlerine destek olacak fırsatlardan yararlanabilirler. Bu avantajlar, kişinin terapiye bağlılığını artırarak daha etkili sonuçlar elde etmesine olanak tanıyabilir.
Online Psikoterapi Nedir ve Nasıl İşler? blog yazısını da inceleyebilirsiniz.
Kişilik bozukluğu terapisi, bireyin hayatında önemli değişiklikler ve gelişmeler sağlayabilir. Ancak, terapi süreci genellikle uzun zaman alıcıdır. Burada en önemli nokta terapistin kişilik bozuklukları çalışma konusunda özel eğitim ve süpervizyon alarak uzmanlaşmış olmasıdır. Borderline kişilik bozukluğunun terapi ile iyileşme süreci ortalama 4 ile 6 yıl arasında sürebilir iken Narsistik kişilik bozukluğunun terapisi 4 yıldan 10 yıla kadar sürebilen bir psikoterapi sürecini kapsayabilir. Kişilik bozukluklarının iyileşmesinde ilaç kullanımının işlevi sınırlı iken en etkin ve kalıcı iyileşme psikoterapi ile sağlanmakta olup, bireyin kararlılık ve çaba göstermesini gerektirir. Uzman bir terapist eşliğinde yürütülen terapi süreci, bireyin kişilik bozukluğuyla daha etkili bir şekilde başa çıkmasını ve sağlıklı bir yaşam sürmesini destekler, literatürde kişilik bozukluklarında terapi ile oldukça yüz güldürücü sonuçlar alındığına dair çok sayıda çalışma bulunmaktadır. ABC psikoloji psikoterapi ekibi olarak tüm uzmanlarımız kişilik bozukluğu çalışmalarında özelleşmiş uzmanlığa sahiptir.
Yazar: Uzman Klinik Psikolog Özkan Yiğit
Kaynak: DSM-4, DSM-5, PDM